ROMA MEDENİYETİ, BİR BAŞKA DEYİŞLE; ANTİK ROMA UYGARLIĞI
ANTİK ROMA UYGARLIĞI -TR-
Antik Roma, MÖ 9. yüzyılda İtalya Yarımadasında kurulan Roma şehir devletinden doğarak tüm Akdeniz’i çevreleyen muazzam bir imparatorluk haline gelen medeniyete verilen isimdir. Yaklaşık 1200 yıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma uygarlığı batı dünyasındaki hukuk, savaş, sanat, edebiyat, mimari, teknoloji ve dil konularının gelişimine büyük katkıda bulundu ve hâlen de günümüz dünyası üzerinde büyük etkiye sahip.
Kolezyum, Trajan Forumu ve
Panteon Tapınağı gibi birçok anıtsal yapıların bulunduğu Roma’da, Palatine
Tepesi’nde ise imparatorluk binaları bulunuyordu. Yüzlerce kilometre
uzunluğundaki su yollarından gelen temiz suların aktığı çeşmeler, tiyatrolar ve
kütüphaneleri ve dükkânları bulunan hamamlarıyla, teknoloji ve mühendislikte
ileri bir medeniyet olan Antik Roma’da yaşam, yedi tepe üzerine kurulmuş olan
Roma şehri etrafında dönüyordu.
Antik Roma Medeniyeti Hukukta,
Jüstinyen’in kanunnamesiyle muhafaza edilen Roma hukukunun Doğu Roma
İmparatorluğu boyunca devam ettiği ve Kıta Avrupası’nın batısında benzer yasal
düzenlemelere temel olduğu biliniyor. Roma hukuku daha geniş anlamda 17.
yüzyılın sonuna kadar Avrupa‘nın büyük bölümünde uygulanmaya devam etti.
Nüfusuyla döneminin en büyük
şehri olan Roma’nın çok fazla doğal kaynağa ve insan kaynağına sahip fevkalade
geniş bir alana hükmetmesiyle ekonomisi tarım ve ticarete yoğunlaşmıştı.
Toplumun temel birimini ailelerin oluşturduğu Roma’da, toplumun son derece
hiyerarşik bir yapıya sahip olduğu biliniyor.
Toplumun en alt kesiminde
köleler, onların üzerinde azledilmişler ve en üstte de özgür doğmuş vatandaşlar
bulunuyordu. Roma’nın eski dini çok tanrılıydı. İmparatorluk döneminde ise
Romalılar ele geçirdikleri yerlerin mitolojilerini benimsediler ve bunun
sonucunda geleneksel İtalyan tanrı ve tanrıçalarının tapınakları ve rahipleri,
yabancı tanrılarla yan yana yer almaya başladılar. Ancak Büyük Konstantin
döneminde, siyasi gerekçelerle Hıristiyanlık Roma devletinde resmî olarak kabul
edildi ve Hıristiyanlık dışındaki tüm dinler yasaklandı. Diğer yandan
imparatorluk sınırları içerisinde yer alan grafitiler, genelevler, resimler ve
heykeller Romalıların cinselliğini gayet rahat yaşayan bir kültüre sahip
olduklarını ortaya koyuyor.
Okuma yazma oranının çok düşük
olduğu Antik Roma’da, Romalıların ana dili Latinceydi. Resim, müzik sanatında
Yunan etkileri görülürken, edebiyatta şiir, komedi, tarih ve tragedya yazımı ön
planda olup tüm Avrupa’yı etkiledi. Spor, güreş, boks ve yarış gibi çeşitli
oyun ve egzersizlerle uğraşan Romalılar, zar ve kutu oyunları ile kumarda da oldukça
popülerdi.
Diğer yandan en popüler eğlence anlayışının gladyatör
dövüşleri olduğu Antik Roma’da, farklı ülkelerden getirilen hayvanların halka
teşhir edildiği ve dövüşlere dahil edildiği biliniyor. Roma’nın bir başka
önemli mekanı olan Circus Maximus esas olarak at ve araba yarışlarının
düzenlendiği spor mücadeleleri dışında pazar ve kumar alanıydı.
Dönemin en etkileyici teknolojik becerilerine sahip olan
Antik Roma, ancak 19. ve 20. yüzyıllarda yakalanacak birçok ilerleme kaydetmiş
mühendisliğe sahipti. Yüzlerce yol, köprü, su yolu, hamam, tiyatro ve arena
inşa edilen ülkede Kolezyum, Pont du Gard ve Panteon gibi birçok anıt bugün
Roma’nın mirası olarak hâlen ziyaret ediliyor.
Roma İmparatorluğu’nun batı kesiminin dağılması, tarihçiler
tarafından Antik Çağlar’ın sonu, Orta Çağ’ın, aynı zamanda Karanlık Çağ’ın da
başlangıç tarihi olarak kabul ediliyor. Öte yandan Doğu Roma İmparatorluğu,
Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethiyle son buldu. Antik
Roma’da Kolezyum’un hemen yanında bulunan ve levhaları takip edip yürüyerek
ulaşılan Forum (Foro Romano), Roma İmparatorluğu döneminin yaşamı hakkında
bakış açısı sunan, Palatino ve Capitolino Tepeleri arasında yer alan ve eski
Roma medeniyetinin çevresinde geliştiği bir merkez konumunda. MÖ 7. yüzyılda
yapımına başlanan ve 900 yıldan fazla süre devletin ve şehir hayatının merkezi
olan meydan, dikdörtgen şekilde inşa edilmiş.
Toplumun en alt kesiminde köleler, onların üzerinde azledilmişler ve en üstte de özgür doğmuş vatandaşlar bulunuyordu. Roma’nın eski dini çok tanrılıydı. İmparatorluk döneminde ise Romalılar ele geçirdikleri yerlerin mitolojilerini benimsediler ve bunun sonucunda geleneksel İtalyan tanrı ve tanrıçalarının tapınakları ve rahipleri, yabancı tanrılarla yan yana yer almaya başladılar. Ancak Büyük Konstantin döneminde, siyasi gerekçelerle Hıristiyanlık Roma devletinde resmî olarak kabul edildi ve Hıristiyanlık dışındaki tüm dinler yasaklandı. Diğer yandan imparatorluk sınırları içerisinde yer alan grafitiler, genelevler, resimler ve heykeller Romalıların cinselliğini gayet rahat yaşayan bir kültüre sahip olduklarını ortaya koyuyor.
Yorumlar
Yorum Gönder